Çocuğumuzu Dinlemeyi Nasıl Öğreniriz?

Çocukların sosyal-duygusal gelişimini desteklemenin en önemli yollarından biri onları ‘dinlemek’ tir. Çocuğumuzu dinliyoruz ama nasıl dinliyoruz, doğru iletişim kurabiliyor muyuz? Çocuğumuzu dinlerken nelere dikkat etmemiz gerekir? Çocuğumuzu dinlemek ona neler kazandırır ve neden önemlidir?

Çocuklar bir problemle karşılaştığında biz yetişkinler çoğu zaman onları dinlemek yerine öğüt vermek, çözüm getirmek ya da önerilerde bulunmayı tercih ederiz. Örneğin; şöyle yap, bunu yapma, bu şekilde hareket etmemelisin, neden öyle yaptın, keşke şöyle yapsaydın şeklinde yaklaşımlarda bulunmak çocukta zorunluluk veya suçluluk duyguları uyandırabilir. İletişim kesilebilir ve yön değiştirebilir. Direnç ve isyan duyguları yaratarak çocukta savunma mekanizmasının devreye girmesine neden olabilir.

Çocuğu yargılamak, eleştirmek de çocuğun kendini anlaşılmamış, çaresiz ve haksızlığa uğramış hissetmesine neden olabilr. ‘Sen hep kolaya kaçarsın, bebek gibi davranıyorsun’ gibi tepkilerde bulunmak çocuğun kendine olan güveninin sarsılmasına ve çocuğun benlik duygusunun zedelenmesine neden olur.

Çocuğun herhangi bir sorunu olduğunda konuyla ilgili soru sormak, inceleme yapmak çocuğun sorulara cevap verme çabasıyla asıl sorunu gözden kaçırmamıza neden olabilir. Örneğin; çocuk bir arkadaşıyla oynamak istemediğini söylüyorsa yaklaşım ‘neden, sana ne yaptı’ şeklinde bir yaklaşım olursa bu durum çocuğun endişeye kapılıp savunmaya geçmesine neden olabilir.

Çocuğu sakinleştirmek, teselli etmek doğru bir iletişim yoludur ancak önemli olan çocuğu dinlediğinizi belirttikten sonra bu yöntemi kullanabilmektir. Çocuğun dinlenmemiş, önemsenmemiş olduğunu düşünmesi çocukta kızgınlık ve değersizlik duyguları hissetmesine neden olabilir.

PEKİ İYİ BİR DİNLEYİCİ OLMAK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?

Gerçek dinlemenin ön koşulu bedensel olarak çocuğu dinlediğimizin anlaşıldığı bir pozisyonda olmamızdır. Çocuğun göz hizasına gelebilecek şekilde çömelmek, oturmak ve dinlerken göz teması kurmak, çocuğun yüzüne bakmak önemlidir. Yüz ifadeleri çok şey anlatır. Çocuğun bir şey yok dediğinde gözlerini kaçırması, üzülmedim dediğinde gözlerinin dolması, çok kızdım derken gözlerinin içinin gülmesi gibi ifadeler söylenenin ötesinde mesajlar iletir. Çocuk yüzyüze olduğunda konuşan kişiye daha yakın hisseder, güven duygusu oluşur ve konuşma isteği artar.

Bedensel yakınlık ve dikkatin yanında sessizlik de önemli bir etkendir. Önemli olan çocuğun fikirleridir. Çocuğun sorununu anlatabilmek ve kendini ifade edebilmek için konuşma alanına ihtiyacı vardır. Sessizlik çocuğa daha fazla düşünme ve açıklama yapma olanağı sağlar. Sessizlik dinleniliğini belirten takip işaretleriyle desteklenmelidir. Baş işaretleri, ‘hmm, evet anlıyorum’ şeklinde kısa sözlüklerle onu dinlediğimizi açık bir şekilde ifade etmeliyiz.

İyi bir dinleyici yorum getirmeyen, gerçekleri olduğu gibi yansıtandır. Yani çocuğumuzu dinlerken ayna gibi olmalıyız. Çocuğun söylediklerini tekrar ederek çocuğun kendisinin de duymasını ve dinlemesini sağlayabiliriz. ‘Arkadaşının seninle oynamasına üzülmüşsün’ gibi kendi düşüncenizi katmadan onun ne anlatmak istediğini anlayıp bunu ona yansıtmanız, çocuğun duygularını ifade etmesine yardımcı olur.

Çocuk kendi sorununa kendi çözüm bulmalıdır. Dolayısıyla sorunları karşısında bağımsız olabilmeyi öğrenir ve aynı zamanda da daha ayrıntılı düşünmesine ve yaratıcı olmasına olanak sağlar. Çocuğun bir sorunu olduğunda ebeveyn soruna hemen yanıt verip çözüm getirmemelidir. Çocuğa sürekli çözüm önerme ve ne yapması gerektiğinin söylenmesi çocukta özgüven duygusunun gelişmesine de engel olacaktır.

Çocuğunuzun söylediklerini gerçekten duymak istemelisiniz. Onun duygularını tanıdığına, sorunlarla başedebileceğine ve sorunlara çözüm bulma yeteneğine güvenmelisiniz. Bu güveni çocuğunuzun sorunlarını çözdüğünü görerek kazanacaksınız. Çocuğunuzun sorunları olduğunda yanında olmalı ancak karışmamalısınız.

Çocuğu dinlemek için zaman ayırmak da önemlidir. Çocuğunuzla geçirdiğiniz zaman asla boş bir zaman değildir. Dinlenildiğini gören çocuk sevildiğini düşünür. Çocuğunuzun duygularını kabul etmeli, sorunlarını önemsemeli ve bunu ona yansıtmalısınız.

Çocuğu başka çocuklarla karşılaştırma yapmak onun kendini değersiz hissetmesine neden olur. Çocuğun bağımsız bir birey olarak kendini değerli hissetmesi ruh sağlığının temelidir.

Çocuklarımızı gerçekten dinlediğimizde;

  • Konuşma yetenekleri artar, kelime hazneleri gelişir ve kendini ifade etmesini öğrenir. Sorunlarına kendi çözüm buldukça özgüven duygusu artar ve benlik saygısı gelişir.
  • Sorunlarını davranışlarıyla (saldırganlık, ağlamak, içine kapanmak gibi) göstermek yerine konuşarak ifade etmesine olanak sağlar.
  • Dinlenildiğini, anlaşıldığını hisseden çocuk daha huzurlu hisseder. Kişisel ve sosyal olarak gelişmesine yardımcı olur.
  • Ebeveynle kurduğu ilişki pozitif yönde gelişir. Çocuk, ebeveynle iletişim kurarken sorun yaşamazsa paylaşımları artar.
  • Dinlenen çocuk ebeveynini de dinlemeye başlar.

 

Derleyen ve Yazan: Psk. Yeşim ÜÇÜNCÜ

Kaynakça:

Ayşen Oy / Beni Büyütürken Bilmeniz Gerekenler

Leyla Navaro / Gerçekten Beni Duyuyor Musun?

Prof. Dr. Haluk Yavuzer / Çocuk Eğitimi El Kitabı